Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çocukluğumun hangi çağına baksam bu kitap yokluğunun verdiği boşluğa, o acayip, çıldırtıcı can sıkıntısına rastlarım.
Sayfa 143Kitabı okudu
En iyisi, bırakalım hatıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden seçsinler.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Belki de sadece aramak ve bütün kapıları çalmak kâfidir.
Sayfa 134Kitabı okudu
Rüyalar
Korkuyla dolu gözleri hayatı hiç tanımamış gibi.
Sayfa 124Kitabı okudu
Leyla
Leylâ.. Elâ gözlü bir çöl ahûsu, Saçları bahtından daha siyahtır. Kurmuş diye sevda yolunda pusu, Döktüğü göz yaşı, çektiği ahdır. Leylâ.. Elâ gözlü bir çöl ahûsu. A. H. Tanpınar
Zaman Kırıntıları
Sanki siyah, simsiyah taşlar içinde Siyah, simsiyah kovuklarda yaşadık biz, Sanki hiç görmedik birbirimizi, Sanki hiç tanışmadık! A. H. Tanpınar
Reklam
ŞİİRDE İÇ ŞEKİL
Şiirde her kelime, kendi zatı ve öbür kelimelerle, nisbeti yönünden şairin gözünde, içine renk renk, çizgi çizgi ve yankı yankı cihanlar sığdırılmış birer esrarlı billûr zerresidir. Şair bu kelimeleri gözbebeğine ve kulak zarına dayayarak seçer, dizer, kaynaştırır, bütünleştirir; ve bir simyacı hüneriyle terkibini tamamlarken, iç şekli, kendi içindeki mana heykeline eş olarak, kalıba döker. Dış kalıba esaret ve mahkûmiyet büyüdükçe iç şeklin hürriyet ve hayatiyeti tıkanırsa da, üstün sanatkâr daima dışla içi muvazene halinde tutmayı bilen ve doz sırrını bozmayandır.
Sayfa 162
Siyasal İslamcılardan dert yanıyor
Hareket’in 39’da çıkan serisini arzuluyorsun. Maalesef şimdi onun okuyucusunu bulamayız. Başlatmaya çalıştığımız fikir çığırı, çığırtkanların eline geçti. Ona İslâm maskesi taktılar. Biz elleri bağlı, bu hâlin şaşkın seyircileri hâlinde kaldık 1965
Reklam
Toplumun, aydınlardan gelen mesajı alabilmesinin en açık yolu okumaktır.
Millet miskin, hissiz, kayıtsız bir kitledir. İşte onu,yalnız bir adam duygusuna sürükleyen, milletin bu görünüşüdür.
Hürriyeti isteyen aydınlarla, onun nimetinden faydalanması gereken halk arasında derin uçurumlar vardır.
Fakat bu hülyalar uzun sürmez. İstanbul'a geldiği zaman, hürriyetin getirdiği tek nimeti, herkesin istediği şeyi söyleyebilmesi ve yazabilmesinden ibaret olduğunu anlar, gözleriyle görür. Şehir bir tımarhane gibidir. Ortada ne bir hükümet vardır, ne çalışan bir fert. Sanayi, maarif, alış veriş durmuştur. Herkes birbirine karşı olan kinini meydanlarda siyasi nutuk olarak ortaya dökmektedir.
1.024 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.